1 Eylül 2019 Pazar

ATATÜRK MÜSLÜMAN DEĞİLDİ

Atatürk deist miydi ateist miydi tam olarak bilmiyoruz. Ama ateizme daha yakın olduğunu düşünmemize neden olacak yazıları ve konuşmaları var elimizde. Bir insanın düşüncelerini iyi anlayabilmek için sadece onun söylediği cümlelere değil, o cümlelerin yönelimlerine de bakmak gerekir. Atatürk’ün yönelimi ise, önce islam karşıtlığı, daha sonra bütün dinlere karşıtlık, daha sonra da doğanın Tanrı karşısındaki üstünlüğüdür. Ama biz deist miydi yoksa ateist miydi tartışmasını şimdilik bir tarafa bırakalım. Kesin olarak bildiğimiz bir şey var ki o da Atatürk’ün müslüman olmadığıdır.

Bunun için Atatürk’ün çeşitli zamanlarda söyledikleri ve yazdıklarını öztürkçeleştirerek aktarmakta yarar var.

"Türkler Arapların dinini kabul etmeden önce büyük bir ulustu. Arapların dinini kabul ettikten sonra bu din Arapların (..) Türklerle birleşip bir ulus oluşturmalarını sağlamadı. Tersine türk ulusunun iç bağlarını gevşetti, milli hislerini, ulusal heyecanını uyuşturdu. (..)..." (Mustafa Kemal'in yazdığı Afet inan imzasıyla çıkan Medeni Bilgiler kitabı 1931)

İslamdan Arapların dini diye sözeden Mustafa Kemal’in Kazım Karabekir’e söylediği şu sözlerse Atatürk’ün islam’a bakışını özetler niteliktedir:

“Evet Karabekir, Arapoğlu’nun(peygamberi kastediyor) yavelerini(yalanlarını)Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler..”
(Atatürk -Kazım Karabekir-Paşaların Kavgası Syf,159 )


"Muhammed uzun bir devirdeki düşüncelerinin ürünü olan ayetleri gereksinimleri göz önüne alarak anlatıyordu."(Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı)

İslâm'a göre Kuran ayetleri Allah tarafından insanlığa gönderilmiştir. Atatürk'e göre öyle olmamıştır. Muhammed tarafından tefekkür edilerek(üzerinde düşünülerek) toplumun ihtiyaçları gözönüne alınarak uydurulmuştur. Bu arada bir müslüman, peygamberden söz ederken her zaman “Hz. Muhammed” ifadesini kullanır. Atatürk’se bütün konuşma ve yazılarında ondan düpedüz “Muhammed” diye söz eder.

Bizim ilkelerimiz,, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.'' (Kaynak:Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389)

Burada Atatürk “gökten indiği sanılan” ifadesiyle açıkça Kuran ve diğer din kitaplarının insane uydurması olduğunu söylemek istiyor.


''Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum” (Kaynak: Andrew Mango, Atatürk Syf.447 )

"Muhammed'in koyduğu ilkelerin toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam inancında bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek aracılığıyla Allah tarafından vahiy yoluyla geldiği kabul edilir. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin çok ilkel ve islah edilmeye muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için de tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca sonra da kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur."(Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı)

" .....hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve ayrıcalığı olarak altın sandıklara koydular, doğuya, batıya, kuzeye, güneye, her tarafa saldıra saldıra Türk ulusunu Allah için, peygamber için, topraklarını, çıkarlarını benliğini unutturacak ve yazgıya boyun eğer şekilde derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular."

Palaspare, pis, yırtık pırtık bir kumaş parçası demektir.Burada Atatürk, müslümanları kutsal hırka olarak bildiği şeylerden açıkça palaspare diye sözediyor. Dahası burada Atatürk’ün düşüncelerinde derin bir anti osmanlıcılığın yattığını da görüyoruz. Bu da hem Atatürk’çüyüm diyip, hem de Osmanlıyı savunanlara bir duyuru olsun.

Atatürk'e göre dinlerin doğuş sebebi, ilkel insanların doğa olaylarından korkarak, bu korkunun zamanla ata korkusu, en sonunda da Tanrı korkusuna dönüşmesidir. Bundan hareketle de çeşitli yasaklar ve hurafeler üzerine kurulu gelenekler yaratılmıştır.(Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı)

Kuran'da Kabe'nin kuruluşu ve yapılışı ile ilgili bilgilere Atatürk yorumu, “uydurulmuş masallar”dır.(Yine lise öğrencileri için yazılmış bir medeni bilgiler kitabundaydı ama kaynak adını bulamadım)


"Medineniler ile Mekkeliler arasında derin bir düşmanlık ta vardı. Muhammed te Mekke'den kalkıp Medine'ye kaçtı. Buna Hicret denildi.( Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı)

Burada Atatürk Muhammed’in Mekke’den Medine’ye kaçtığını, bu olaydaki kaçış durumunun utandırıcılığını örtbas etmek için de bu eyleme “hicret” adının verildiğini söylüyor. İslâm'a inanan hiçbir müslüman, Hicret hakkında "Mekke'den kalkıp Medine'ye kaçtı" demez.

"Din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizli amaçlara kör bağlılıktan başka birşey değildir. Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, ulusların cehaletleri nedeniyle, hiç utanmadan(kendilerinin) Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından kurulmuştur. Tüm dönemlerde toplumun kutsallaştırdığı boş düşüncelerden tehlikesizce sıyrılmak olanaksızdır.” (Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı)

Burada Atatürk peygamberin(ve bütün peygamberlerin) halkların cehaletini kullanarak, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar olduğunu söylüyor.

İslam ve din eleştirisinden yola çıkan Atatürk’ün daha sonraki yıllarda ateizmin sularında yüzmeye başladığını görüyoruz.

“İnsanlar, kurtcuklar gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.” (Ruşen Eşref Ünaydın Atatürk T. ve D.K.H)

Atatürk’ün bu saptaması bazı yanlışlıklar içerse de, bilimsel gerçeklere oldukça yaklaşmaya başladığını, Tanrıyı değil, doğayı öne çıkarmaya başladığını görüyoruz.

“Yaşam, her hangi bir doğa dışı etkenin(Tanrıyı kastediyor) müdahalesinin değil, dünya üzerinde doğal ve zorunlu kimyasal ve fiziksel olayların sonucudur.” (Afet İnan Atatürk Hakkında 1930)

Burada Atatürk açık açık “dünyayı Tanrı yaratmadı” diyor.

Atatürk’ün, yaşamı boyunca 2.900’den fazla kitap okuduğu söylenir. Bu rakam abartı mıdır bilmiyorum. Ancak Atatürk’ün bir kitap kurdu olduğunu biliyoruz. Biraz da Engels okusaydı iyi olurdu:)