Lütfen bizden izin almadan tepki
göstermeyiniz!
Tıpkı Hrant Dink cinayeti sonrasında,
belirli alanlardaki tepkilerin mülkiyetinin de kendilerine ait olduğunu sanan
bi takım adamlar ve hatunlar cinayete dönük tepkileri nasıl yanlış bir alana
kanalize etmeye çalıştılarsa, Özgecan Aslan cinayeti sonrasında da kokuşmuş
liberalizmin farklı versiyonları, özellikle T24 ve Diken gibi dergilere
doldurdukları yazar çizer takımıyla hedef şaşırtmaya ve tepkileri, düzene karşı
değil de soyut bir “kötü erkek” imgesine yöneltmeye çalışıyor.
Lafı uzatmadan hemen söyleyeyim. Cinayet
sonrasında Hürrem Sönmez’in Diken Dergisinde yayınlanan yazısı berbat bir
yazıydı. Hedef şaşırtan bir yazıydı. Arabesk bir yazıydı. Ama çok matah bir
yazıymış gibi twitter’da, facebook’ta elden ele dolaştırıldı, dolaştırılıyor.
Her önemli kavşakta, düzenin işlediği ve işlettiği her cinayette, yaşanan her
acıda, o acıya dönük tepkilerin mülkiyetinin kendilerinde olduğunu iddia eden
birileri ortaya çıkıyor ve aslında düzene karşı öfkeyle bilenecek kitleleri
abuk sabuk hedeflere yöneltmeye kalkıyor.
“Etrafınıza hiç bakmayın, sizsiniz bahsi
geçen” ,”diyerek şiddet ve tecavüzün erkek doğasının ve cinsel kimliğinin bir
sonucu olduğunu ima eden, “siz erkekler zaten hep böylesiniz” anlamına gelen ve
bilimsellikle uzaktan yakından alakası olmayan yazılar döşenmek düzene soldan
servis vermekten başka anlam taşımayan bir saçmalıktır.
Yine Mustafa Alp Dağıstanlı’nın Diken’de
çıkan “Bu ülkeden iğrenmeyenden iğreniyorum”
başlıklı yazısı, kendisine önce doğrulardan oluşan bir temel inşa edip,
sonrasında, ele geçirdiği okuyucuyu nihilizmin bataklığına bırakıveren bir yazı
değilse arabeskizmin şahikasıdır.
Karşımızda toplumu yapay eksenler
üzerinden bölmeye çalışan ve koyu bir karanlığı dayatan bir iktidar varken, “bu
cinayetlerin AKP’yle başladığını söyleyenlerden iğreniyorum” demek, apolitizmin entelektüel versiyonudur.
Kimse bu cinayetlerin AKP’yle
başladığını söylemiyor. Ancak son 12 yılda kadın cinayetlerinin yüzde bin
bilmem kaç yüz arttığı gerçeğinin üzerinden atlamak, hele hele buna benzer
cinayetleri işleyen katillere sürekli olarak kocaman iyi hal indirimleri yapan hakim
müsveddelerini iş başına getiren ve böylece bundan sonra işlenecek cinayetleri
özendiren bir iktidarı görmezden gelmek, "erkekler bu konuda konuşmasın" diyerek erkek karşıtlığı üzerinden sözüm ona bir kadın özgürlüğü mücadelesi veriyormuş gibi yapmak, Hrant Dink’in sahte dostlarının
yaptığını yapmaktan başka birşey değildir.