19 Şubat 2015 Perşembe

Lütfen bizden izin almadan tepki göstermeyiniz!
Tıpkı Hrant Dink cinayeti sonrasında, belirli alanlardaki tepkilerin mülkiyetinin de kendilerine ait olduğunu sanan bi takım adamlar ve hatunlar cinayete dönük tepkileri nasıl yanlış bir alana kanalize etmeye çalıştılarsa, Özgecan Aslan cinayeti sonrasında da kokuşmuş liberalizmin farklı versiyonları, özellikle T24 ve Diken gibi dergilere doldurdukları yazar çizer takımıyla hedef şaşırtmaya ve tepkileri, düzene karşı değil de soyut bir “kötü erkek” imgesine yöneltmeye çalışıyor.
Lafı uzatmadan hemen söyleyeyim. Cinayet sonrasında Hürrem Sönmez’in Diken Dergisinde yayınlanan yazısı berbat bir yazıydı. Hedef şaşırtan bir yazıydı. Arabesk bir yazıydı. Ama çok matah bir yazıymış gibi twitter’da, facebook’ta elden ele dolaştırıldı, dolaştırılıyor. Her önemli kavşakta, düzenin işlediği ve işlettiği her cinayette, yaşanan her acıda, o acıya dönük tepkilerin mülkiyetinin kendilerinde olduğunu iddia eden birileri ortaya çıkıyor ve aslında düzene karşı öfkeyle bilenecek kitleleri abuk sabuk hedeflere yöneltmeye kalkıyor.
“Etrafınıza hiç bakmayın, sizsiniz bahsi geçen” ,”diyerek şiddet ve tecavüzün erkek doğasının ve cinsel kimliğinin bir sonucu olduğunu ima eden, “siz erkekler zaten hep böylesiniz” anlamına gelen ve bilimsellikle uzaktan yakından alakası olmayan yazılar döşenmek düzene soldan servis vermekten başka anlam taşımayan bir saçmalıktır.
Yine Mustafa Alp Dağıstanlı’nın Diken’de çıkan “Bu ülkeden iğrenmeyenden iğreniyorum”  başlıklı yazısı, kendisine önce doğrulardan oluşan bir temel inşa edip, sonrasında, ele geçirdiği okuyucuyu nihilizmin bataklığına bırakıveren bir yazı değilse arabeskizmin şahikasıdır.
 Karşımızda toplumu yapay eksenler üzerinden bölmeye çalışan ve koyu bir karanlığı dayatan bir iktidar varken, “bu cinayetlerin AKP’yle başladığını söyleyenlerden iğreniyorum” demek, apolitizmin entelektüel versiyonudur.
Kimse bu cinayetlerin AKP’yle başladığını söylemiyor. Ancak son 12 yılda kadın cinayetlerinin yüzde bin bilmem kaç yüz arttığı gerçeğinin üzerinden atlamak, hele hele buna benzer cinayetleri işleyen katillere sürekli olarak kocaman iyi hal indirimleri yapan hakim müsveddelerini iş başına getiren ve böylece bundan sonra işlenecek cinayetleri özendiren bir iktidarı görmezden gelmek, "erkekler bu konuda konuşmasın" diyerek erkek karşıtlığı üzerinden sözüm ona bir kadın özgürlüğü mücadelesi veriyormuş gibi yapmak, Hrant Dink’in sahte dostlarının yaptığını yapmaktan başka birşey değildir.